HAKLARIMIZ _ RİGHTS

24 Ocak 2017 Salı

MASAL GİBİ BİR YILBAŞI ÖYKÜSÜ

Size; bundan altmış yetmiş yıl önce, Anadolu'da küçük bir köyde kutlanan, bir yılbaşını anlatmak istiyorum.
Gelenek olarak; sadece erkek çocukların oynadığı bir oyun gibi kutlanırmış.
Köydeki sekiz on yaşındaki çocuklar gündüzden toplanırmış.
Küçük bir köy olduğu için de, en çok yedi sekiz çocuk olurlarmış.
O köyde ve çevre köylerde, su kabakları kesilerek geniş taslar haline getirilirmiş. Bu taslara, "tolik" adı verilirmiş. Toliklere, tuz, bakliyat, sarımsak, yumurta gibi yiyecekler konur ve saklanırmış. Çok sağlıklı kaplarmış.
Yılbaşı günü toplanan bu çocuklar, bir toliği, ucuna yakın bir yerinden deler ip bağlarlarmış. Öyle yaparlarmış ki, uzun iplerle kuyulara uzatılan kovaya benzetirlermiş.
O civar köylerde evler, geniş geniş yapılırmış.
Evin bir yanı bir katlıyken, diğer yanı iki ya da üç katlı olabiliyormuş.
Çocuklar, daha çok kışın oturulan birinci katların damına (çatısına) çıkaralarmış. Bacadan tolik sarkıtırlarmış.
O gün çocukların bacadan tolik sarkıtacağını bilen ev halkı, "tak tak" sesini duyunca hemen ocağın yanına gidip, ateşe çok yaklaşmadan toliği kaparlarmış.
Tolik, su kabağından yapıldığı için ateşe düşerse yanarmış.
Yılbaşı kutlanan kış günü de evler ısınsın diye, ocaklar harıl harıl yanarmış.
Toliği alan evdeki insanlar, içine bulgur, yağ, bastık (pestil) ceviz koyarlarmiş. Sonra bacaya doğru "Çek" diye bağırırlarmış.
Damda bekleyen çocuklar bu sesi duyunca hemen çekerlermiş.
Çocuklar; bütün bir gün bütün köyü böyle dolaşırlarmış.
Her ev, onlara en güzel malzemeleri verirmiş.
Aslında bütün köyün katıldığı bir oyun olurmuş.
Malzemelerini toplayan çocuklar, yılbaşında onlar için ayrılmış bir evde toplanır bulgur pilavı pişirir ve yerlermiş.
Eğlencelik olarak da pestille cevizi yerler, biraz da oyun oynayıp evlerine dağılırlarmış.
Aradan bir otuz yıl geçer.
O çocuk büyür.
Benim babam olur.
Ben on yaşlarındayken bir bayramda onun köyüne gideriz.
Sabah köyün bütün kız ve erkek çocukları toplanır.
Köydeki bütün kapıları çalarız.
Bütün kapılar bize neşeyle açılır.
Her evde bize sütlaç yedirirler.
Torbalarımıza şeker, leblebi, ceviz, badem doldururlar.
Bazıları mendil verir.
Biz de neşeyle koşup, oynayarak bu geziyi tamamlarız.
Çok şeker ve sütlaç yemekten biraz midemiz bozulur ama yarın oyun bizi beklediğinden büyüklere çaktırmayız.

Hiç yorum yok: