HAKLARIMIZ _ RİGHTS

20 Nisan 2009 Pazartesi

Tiyatrocu Kenan Halis Kızıldağ'ın Çocuk Hakları Günü için "Benim Haklarım" dan esinlenerek hazırladığı on iki maddelik performansın metni.

Belki ilköğretim okullarında okuyan çocuklarımız da Çocuk Hakları Günü'nde 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nda denemek isterler

SUNUCU 1:Sevgili büyüklerimiz, ( Sevgili Devlet Büyüklerimiz, Kaymakamımız, İlçe Milli Eğitim Müdürümüz, ) Sevgili Müdür bey, Sevgili Öğretmenlerim, Sevgili Veliler ve çok kıymetli arkadaşlarım

SUNUCU 2:Bu ne böyle.. ne kadar resmisin..

SUNUCU 1Ama bu bir resmi konuşma..

SUNUCU 2İyi de biz çocuğuz..

SUNUCU 1Evet ne olmuş..

SUNUCU 2:Çocuklar büyük gibi konuşmamalı, konuşturulmamalı..

SUNUCU 1:İyi de Müdüre, Müdür bey demeyelim mi?

SUNUCU 2:Demeyelim

SUNUCU 1:Ne diyelim..

SUNUCU 2:Adıyla Kemal ağbi , Kemal amca ya da Müdür Amca diyemez miyiz..

SUNUCU 1:Deriz ama olur mu?

SUNUCU 2:Olur olur; çok güzel olur..

SUNUCU 1:O zaman bugünü daha anlamlı kılmak ve Türk geleneksel saygısında kusur etmemek için; Sevgili Amcalarım, Teyzelerim, Ağabeylerim, Anne ve babalar ile çok değerli kardeşlerim diye sözlerime başlamak istiyorum.

SUNUCU 2:Bak ne güzel oldu? Hepimiz büyük bir ailenin parçası değil miyiz.? Tüm dünya çocukları kardeş değil midirler? Ancak bütün bu kardeşlik olgusuna karşın, dünyada en çok acıları da çocuklar yaşamıyor mu?

SUNUCU 1:Doğrusu açlıktan, Soğuktan ya da savaşlardan da en çok biz çocuklar etkileniyoruz..

SUNUCU 2:Ayrıca kolay kandırıldığımız için ya da Dünyanın kötü yanlarını henüz öğrenmediğimiz için en çabuk biz aldatılmıyor muyuz?

SUNUCU 1:İşte bütün bu kötü şartları kaldırmak için; dünya ülkelerinin yöneticileri 20 Kasım 1989 tarihinde bir araya gelerek bir sözleşme imzaladılar. Dünyanın neresinde olursa olsun Tüm kardeşlerimizi koruma altına almaya söz verdiler.

SUNUCU 2:Bu söze de çocuk hakları sözleşmesi dediler. Bizim Ülkemiz bu sözleşmeyi ilk imzalayan ülkelerden biridir. İki maddesine çekince koyarak; 14 Eylül 1990 tarihinde imzalamıştır.

Aynı anda sahneye bütün sınıf dört bir yandan oyun oynayarak, bağırarak ya da şarkı söyleyerek girer ve konuşma kesilerek bir tür canlı performansa dönüşür.

SUNUCU 1:Aaa. Ama arkadaşlar ne oluyor..

1.Çocuk:Sıkıldık..

Sunucu 2:Arkadaşlar… durun..

2.Çocuk:Hemde çok sıkıldık

3.Çocuk:Madem bizim günümüz

4.Çocuk:Ve bizim haklarımız anlatılacak

5.Çocuk:O zaman biz anlatırız

Sunucu 1:Siz mi?

Sunucu 2:Nasıl yani..

6.Çocuk:Ne yani biz kendi haklarımız bilmiyor muyuz..

7.Çocuk:Ya da anlatma becerisine sahip değil miyiz..

Sunucu:Yoo öyle demedim.. Hiç kimse de öyle demiyor..

8.Çocuk:Diyemezler ki..

9.Çocuk:Evet hele desinler.. işte o zaman ..

10.Çocuk:Yani sen yapamazsın edemezsin dediklerinde..

Hep birlikte:İstismar etmiş olurlar..

11.Çocuk:Kimi?

Sunucu1:Kimi kimi.. Anlamadım..

Hep birlikte:Tabi ki biz çocukları…

12.Çocuk:Hem anlamıyor hem haklarımızı anlatamıyorsun gel birlikte anlatalım..

12. çocuk sunucunun elinden tutarak yanına çeker ve kulağına fısıldar..

12.Çocuk:Fıs fıs fıs.. anladın mı?

Sunucu 1:Ooo.. çok güzel şimdi anladım…Hadi o zaman başlayalım..

Sahnede sadece üzerinde bir yazan ya da madde bir yazılı dövizi tutan bir çocuk kalır geri kalanlar çekilirler.
(Yere çökebilir ya da görünmeyen bir alana geçebilirler sırası gelen ayağa kalkar)

Madde 1:Ben çocuğum! Onsekiz yaşına kadar, bir çocuk olarak; vazgeçilmez haklara sahibim. Bir başka değişle; Ben birinci madde çocuğun tanımıyım. On sekiz yaşının altındaki, her insanın çocuk olarak yararlanacağı ve vazgeçilmez olan bu haklara bir bakalım mı? Hadi madde iki neredesin.. İşte; İşte Madde iki geliyor.

Madde 2:Merhaba arkadaşlar. Ben İkinci Maddeyim ve anlamım herkes içindir. Yani ben bütün çocukları temsil ediyorum. Bir başka değişle, sözleşmede geçen ve biraz sonra gelecek diğer haklar, bütün çocuklar içindir. Anlamadınız.. Bana öyle bakmayın.. Tamam, tamam! Daha açık söylemek gerekirse; tenlerimizin rengi, yaşadığımız ülke fark etmez. Beyaz çocuk, kara çocuk, kız çocuk, erkek çocuk fark etmez. Doğduğumuz yer, konuştuğumuz dil de fark etmez. Büyüklerimizin inançlarının, görüşlerinin farklı olması yüzünden çocuklara ayrım yapılmaz. Bu haklara sahip olmak için çocuk olmak yeterlidir. Bitti.. Hıştt.. Madde üç neredesin..

Madde 3:Geldim geldim.. Ben önceliğim! Yani, çocuk olarak; önce ben ve benim yararım gelir. Büyükler ne yaparlarsa yapsınlar, önce benim yararımı düşünmek zorundadırlar. Bir başka değişle; Büyükler çocuklarla ilgili bütün yasalarda, bütün girişimlerde önce çocukların yararlarını düşünürler. Büyüklerimiz; bu ödevlerini yapamıyorsa, devlet çocuklara bakar ve korur. Tamam mı arkadaşlar, unutmayın; önce çocuklar!…

Madde 4:Kesinlikle, üç doğru söylüyor ama ya büyükler işlere dalıp, bizim yararımızı unuturlarsa, ne olacak?. Ya önce bizi düşünmezler ve üçüncü maddedeki sözlerini unuturlarsa, ne olacak? İşte o zaman; Ben yani dördüncü madde, hemen devreye girerim. Ben Güvenceyim. Benim sayemde ya yapacaklar, ya yapacaklar. Bize verdikleri sözleri tutmaları için; gereken her türlü çabayı göstermek ve haklarımdan yararlanmam için bütün devletler güvence vermişlerdir. Aksini yapanın vay haline..

Madde 5:Bizi büyütenlerin, durumları kötü olur da, bize bakamazlarsa; devletler bize daha iyi imkanları sağlaması için, anne ve babalarımıza yardım ederler. Bize yol gösteren büyüklere, bizi daha iyi yetiştirsinler diye, destek olurlar. Yani ben yardımı ve desteği temsil ediyorum.

Madde 6:Çocukların, yaşamını korumak; herkesin ilk görevidir. Yaşamak, her çocuğun en temel hakkıdır. Ben; çocuklar yaşamalı, diyorum! Yani ben, hayatın kendisiyim.

Madde 7:Doğduğum anda, bana bir ad konuldu. Bana “adıyla yaşasın” dediler. Devletler bana verilen bu adı kaydedip, bir kimlik verirler ve kendi ülkelerinde varlığımı tanırlar. Ben Vatandaşlığım.

Madde 8:Adım, Vatandaşlığım ve aile ilişkilerim devletler tarafından korunur. Bunlar zorla değiştirilemez. Bunları değiştirmek için baskı uygulanamaz. Bunlar benden alınırsa bütün devletler ona karşı çıkar. Ben kültürüm.

Madde 9:Beni kimse ailemden ayıramaz. Ancak şartlar gereği ; annem, babam ya da yakınlarım bana bakamayacak durumda gelebilirler. Ben bu durumdan zarar görmeyeyim diye bana başka bir bakım sağlanabilir. Bu devlet bakımı ya da koruyucu aile olabilir. Ben destek bakım hizmetlerinin tümüyüm.

Madde 10:Ben ailemle birlikte yaşamalıyım. Anne baba ve çocukların birlikte yaşamaları için her türlü kolaylık gösterilir. Ben ailenin bütünlüğünü temsil ediyorum.

Madde on bitince birinci çocuk sahneye fırlar.
1.Çocuk:Yine sıkıldım çok uzadı.. Biz haklarımızı biliyoruz.

2.Çocuk:Evet evet bende çok sıkıldım..

Bütün çocuklar sahneye çıkarlar ve hep bir ağızdan konuşurlar. Tam bir gürültü hakimdir.

Öğretmen:Çocuklar.. Lütfen çocuklar(çocuklar susarlar)Öğretmen:Haklısınız. Siz haklarınızı çok iyi biliyorsunuz. Büyükler de alsınlar bir kitapçık, öğrensinler. Hadi selam verelim..

Madde 28:Olmaz.. Durun ben kendimden bahsetmeden geçemeyeceğim. Yirmi sekizinci maddeyiz diye sıra gelmiyor ama konuşacağım. Ben en önemli maddeyim. Herkes okula gidebilmeli. Ben eğitim hakkıyım…

Madde 31:Ne yani ben otuz birinci madde önemsiz miyim?. Ben olmaz isem boş zamanlarımızı nasıl değerlendireceğiz . Ben Kültürel etkinliklere katılma hakkıyım.

Aynı andan yine konuşmalar başlar..

3.Çocuk:Ben de önemliyim..

4.Çocuk:Ya ben.. 24. maddeyim.. Sağlık hakkıyım..

Öğretmen:Tamam çocuklar. Bütün sözleşme maddeleri de önemli. Ancak hak verin 42 maddeyi de anlatmamız hem çok uzun olur hem de sıkar..Hadi tadında bırakılım.

Öğretmenin işareti ile çocuklar el ele tutuşurlar ve selam verirler.Öğretmen grubun tam ortasındadır.
İlk selamdan sonra sağ taraftaki çocuklar (1. grup) sonra da sol taraftaki çocuklar (2. grup) hep bir ağızdan bağırarak son sloganı vurgularlar.

1.Grup:Biz çocukların…
2.Grup:Çocuk hakları var….

CUMHURBAŞKANIMIZ, ORMAN ÇİFTLİĞİMİZ, ÇOCUK BAYRAMIMIZ




Araziyi kendi parasıyla satın alıp, Gazi Orman Çiftliği'ni hepimize hediye etti.

"Burada bir çiftlik kuracağım.
Bu çiftlikte hayvanlar yetiştireceğim.
Bir küçük ormanın kenarında tarım endüstrimize ait bacalar tütecek."diye hayal etti

"Yeşili görmeyen gözler renk zevkinden mahrumdur.
Burasını öyle ağaçlandırınız ki kör bir insan dahi yeşillikler arsında olduğunu fark etsin"
diye istedi.

İstediğini yaptı.
Bize ne güzellikler bıraktı.



Bugün hâla sütten yapılmış dondurma yiyebiliyorsak onun sayesinde.



günlük süt ve yoğurda uygun fiyatla ve taze ulaşabiliyorsak onun sayesinde





Yenilense ve doğal ortamı desteklense çok iyi olacak bir hayvanat bahcemiz var.



Uzağa gidemeyecek kent insanları için yeşil bir alan. Ankara için bir nefes sıhhat




"Doğal, sağlıklı ve hilesiz" sloganıyla yola çıkmış bir üretim.

Bal, meyve suları, pekmez, tahin, sirke, nar ekşisi ve turşu ürünleri.




Zengin bir fidan çeşitliliği ile bahçeleri. Karaçam, sedir, sarıçam, meyveli ve meyvesiz ağaç ile süs bitkisi fidanlığı.


Buğday, arpa, yonca, hayvan pancarı, sudan otu yetiştiren tarlaları ile bize çok şey bıraktı.
Aslında bize ne çok şey bıraktı.



Bir de Çocuk Bayramı.

Bayramınız kutlu olsun çocuklar.

http://www.hakuka.org/cocuk-haklarinin-cocukcasi/