HAKLARIMIZ _ RİGHTS

25 Ocak 2010 Pazartesi

SÜPER AKILLI ÇOCUKLAR


Sevgili çocuklar;
Sevgi; en önemli duygularımızdan biridir.
Ve sevgi, tüm canlılar için çok güzel bir duygudur.
Ağaçları, kuşları, ilkbaharı, çiçekleri, parkları, kedileri, köpekleri, evimizi severiz.
Anne baba çocuğu, çocuk hem onları hem öğretmenini, kardeş kardeşi, arkadaş arkadaşı, nine torunu sever.

İnsanlar ve hayvanlar sevgilerini dokunma ile ifade ederler.
Sarılırlar, kucaklarlar, okşarlar.
Hayvanlar birbirlerini yalar.
İnsanlar birbirlerini öper.
Tüm bunlar sevgi dokunuşlarıdır.

İnsanlar; sevgilerini bir de sözcüklerle de ifade ederler. "Seni seviyorum", "Tatlım", "Canım", "Kuzum" gibi sözler söylerler. Çünkü insanlar hayvanlardan farklı olarak konuşabilirler.

Sevgiyi bilen tüm canlılar sevdikleri varlığı görünce gülümserler.
Sevgi çok güzel bir duygudur çünkü.
Sevginin ifade edilmesi, insanı da hayvanı da mutlu eder.
Bitkiler bile sevildiğini anlar.
Yaşlılar; sevgiyle konuştukları bitkilerin çok güzel çiçek açtıklarını iyi bilirler.
Sevgi insanı geliştirir. Mutlu eder. Güven duymasını sağlar, neşelendirir. İyileştirir.

Çocuklar sevildiklerini bazen büyüklerden daha iyi anlarlar.
Güzel sözlerin gerçek olup olmadığını anlarlar.
Onlara yumuşak ya da sert olarak dokunulduğunda ne anlama geldiğini bilirler.

Her dokunuş sevgi ile ilgili olmayabilir.
Yalancı olabilir.
Çocuklar bunu iyi anlarlar.
İçleri huzursuz olur.
Sıkılırlar. Oradan hemen kaçmak isterler. Utanırlar.
Sevgi dokunuşu olmadığında kendilerini hasta gibi hissederler. Ve gerçekten hasta olabilirler.

Akıllı çocuklar oradan hemen uzaklaşır.
Bu dokunmayı yapanı, annesine babasına söyler.
Bazen onlara söylemek olmaz. Çocuk bunu bilir.
O zaman öğretmenine söyler.
Sağlık ocağındaki ebe, hemşire ablalara, doktor amca ya da teyzelere söyler.
Polis teyzelere söyler.
Onlara ulaşamıyorsa telefonla 183 numarayı arar.
Eğer internet bağlantılı bir bilgisayara ulaşabiliyorsa
www.barobirlik.org.tr/iletisim sayfasını açar. Ya da bu renkli yazıyı tıklar
Çıkan formu doldurarak hukukcu ablalara ve abilere yazar.

Ülkemiz çocuk hakları sözleşmesini imzaladı.
Çocukları koruyacağına söz verdi.
Bunun için yasa çıkardı .
Haberi olursa o çocuğu korur.
Yeterki o akıllı çocuk haberdar etsin.
Çocuğa yardım edilir.


ÇOCUK HAKLARI SÖZLEŞMESİ
Madde 34) Bedenim bana aittir.
Beni bedensel ve ruhsal yönden örseleyecek hiçbir yaklaşıma izin verilmez.

http://www.hakuka.org/cocuk-haklarinin-cocukcasi/
http://www.hakuka.org/our-rights-as-children/


Not ; Yazının tamamını ya da bir kısmını izinsiz kullanmayınız.
03.01.2009

BİR ANADOLU EFSANESİ

KAPAK
BİR ANADOLU MASALI
“Minik Ayşe,
Bilge Karga,
Nazlı kaplumbağa,
Ve Ulu Çınar’ın öyküsü”

Güven TUNÇ



1. sayfa
Sevgili Ayşe, sevgili kızımız, hoş geldin.
Bilge Karga belki sana anlatmıştır.
Sen bize büyük nenenin yadigarısın.
Seni görmeyi ve tanımayı çok istedik.
Bu nedenle Bilge Karga sık sık Ankara’ya
geldi.
Sana kendini tanıttı.
Kavlimizden söz etti sana.
Sen de bizi kırmadın.
Annenden, okulundan izin aldın.
Ta Ankara’dan, o kadar yoldan bizi gör-
meye geldin.
Bizi çok mutlu ettin.
Sana çok teşekkür ederiz.

2.sayfa
“CEYLAN “
“KORUYALIM. YOK OLMASINLAR”


3.sayfa
Bundan çok yıllar önce; senin büyük nenenin babası, beni bir fidan olarak kasabadan getirmişti.
Yeni yerleştikleri bu küçük köyün çeşmesinin
oraya, meydanın ortasına dikmişti.
Onların sevgisi, büyük nenenin arkadaşlığı
sayesinde hiç yalnızlık hissetmemiştim.
Bilge Karga ile Nazlı Kaplumbağam da gelince
bu köyde doğmuş gibi olmuştum.


4 .sayfa
“ANADOLU YABAN KOYUNU”
“KORUYALIM, YOK OLMASINLAR”

5.sayfa
Önce, her sabah erkenden çeşmeye su almaya
gelen büyük büyük nenenle arkadaş oldum.
Sekiz ya da dokuz dokuz yaşındaydı.
Senin gibi akıllı ve tatlı bir kızdı.
Kimse uyanmadan çeşmeye gelir,
Bakraçlara doldurduğu suyu, hamur açan
annesine yetiştirirdi.
Beni sevmişti.
Kimse yokken bana şarkılar söylerdi.
Dallarıma örgülü saçlarından çıkardığı
boncuklardan dizerdi.
Yapraklarımın hışırtısını dinlerdi.
Beni anlardı.
Bazen kendimizi kaptırır birlikte ağlardık
Bazen kahkahalarımıza tüm köy halkı uyanırdı.
Büyük nenen bu köyde benim en iyi arkadaşımdı.

6.sayfa
“DENİZ KAPLUMBAĞASI-caretta caretta”
“KORUYALIM, YOK OLMASINLAR”

7.sayfa
Dört beş yıl sonra Bilge Karga geldi.
Yumurtadan yeni çıkmıştı.
Yuvasından dallarıma kadar ancak uçardı.
Biraz büyüdüğünde, uzaklara uçabildiğinde bana çevrede gördüklerini anlatırdı.
Bağlardan, bahçelerden, tarlalardan, derelerden, insanlardan, atlardan, sürülerden söz ederdi.
Daha uzaklara uçabildiğinde ise, başka köyleri,
hatta şehirleri anlatırdı.
Büyük nenen kargayı da çok sevdi.
Bilge karga için peynir getirirdi evden.


8. sayfa
“YALIÇAPKINI”
“KORUYALIM, YOK OLMASINLAR”

9.sayfa
Üç yıl sonra da Nazlı kaplumbağam geldi.
Bir gün, gövdemin dibindeki otların arasına
çocuklar getirip bıraktılar .
Nazlıydı. Adını da Nazlı koydu çocuklar.
Gider diye beklediler uzun süre ama gitmedi.
Belki nereye gideceğini bilemiyordu.
Kimse ellemedi.
Kışları çeşmenin yanındaki sizin bahçede,
yazları yine yanımda oldu
Köye maskot bana yoldaş oldu.
Nenen yeşil otlar saklardı onun için.

10.sayfa
“ANADOLU LEOPARI”
“KORUYALIM, YOK OLMASINLAR”

11.sayfa
Birlikte yıllar geçirdik.
Bir zaman sonra büyük nenen gelin oldu gitti köyden.
Üçümüz de onu çok sevmiştik.
Hani derler ya, kurdun kuşun derdinden anlar diye.
Nenen öyle bir kızdı.
Bizlerle insanlarla konuştuğundan daha çok konuşurdu.
Onu çok özledik.
Ama o artık bu köyden gitmişti.
Neyse ki yakın bir köydü.
Karga iyilik haberlerini getirdi hep.

12 sayfa
“AĞLAYAN LALE”
“KORUYALIM, YOK OLMASINLAR”

13.sayfa
Bilge Karga uzun yıllar, büyük nenenin
gittiği her yere gitti.
Nenenin çocukları oldu. Çocuklar okula
başladılar. büyüdüler.
Mezun olup, başka şehirlere gittiler.
Onların da çocukları oldu.
Nenenin saçları beyazladı.
Çocuklarının da çocukları büyüdü.
Arkadaşımız topraktan gelmişti
yıldızlara doğru gitti.

14 sayfa
KARAKULAK
“KORUYALIM, YOK OLMASINLAR”

15. sayfa
Kızları nenen gibi neneler oldular.
Aradan bir yüz yıla yakın zaman geçmiş olmalı.
Bilge Karga hep onları izledi.
Biz, Nazlı Kaplumbağa ile ben hep Bilge
Karganın getirdiği haberleri bekledik.
Bir gün sen doğdun. Yürüdün, büyüdün.
Nenen gibi ağacın, kuşun, kedinin, çiçeğin
dilinden anlıyordun.
Nenene, bizim sevgili arkadaşımıza çok
benziyordun.
Biz de arkadaşımızı çok özlemiştik.
Ben bulunduğum yerden ayrılamazdım.
Nazlı kaplumbağa yola çıksa sana varmasına
ömrü yetmezdi
Seni görmeyi çok istedik.
Ve işte sen geldin.

16 sayfa
“TOY”
“KORUYALIM YOK OLMASINLAR”

17. sayfa
Ayşe kız sen birazcık kal bizimle.
Bir minder koy üzerine otur.
Konuşalım.
Zamanı gelince okuluna arkadaşlarına dön.
Her yıl okul tatil olunca gelirsin.
Senin de bizi, bizleri sevdiğini tabi ki biliyoruz.
Bizi, dünyayı merak ettiğini biliyoruz.

18 sayfa.
AKDENİZ FOKU
“KORUYALIM YOK OLMASINLAR”


19. sayfa
Ayşe kızım,
Şimdi sor sorunu.
Bildiğim kadar yanıtlayayım.
Çok uzun yaşadığımı biliyorum.
Bir ulu çınarım.
Ama Anadolu’daki en yaşlı ağaç ben miyim?
onu bilmiyorum.
Ege taraflarında bir zeytin ağacı olduğu
söyleniyor.
Bu zeytin ağacının beş yüz yaşında olduğunu
söyleyenler bile var.
Nazlı kaplumbağanın babası buralarda olsaydı
belki bilirdi.
Belki o taraflara uçtuysa Bilge karga da
görmüş olabilir.


20.sayfa
“SERVİ AĞACI”
“KORUYALIM YOK OLMASINLAR”



21. sayfa
Dünyayı mı anlatayım?
Dinle o zaman
Sana kardeşlerimizi, ailemizi, evimizi,
evrenimizi anlatayım.
Şehirdeki arkadaşların merak ederse
sen de onlara anlatırsın.
Bu bilgiyi seninle paylaşmalıyım.

22.sayfa
“DENİZATI”
“KORUYALIM YOK OLMASINLAR”


23. sayfa
Bu güzel dünyamız;
Güneşin, gökyüzünün, yıldızların altında yer alır.
Gökyüzü, güneş ve yıldızlar bize uzaktır.
Ama ne kadar uzak olurlarsa olsunlar
evrenimizin bir parçasıdır.
Dünyadaki büyük ailemizin çatısıdır.
Ay dede dünyamızın bir parçasıdır, uydusudur.
Göremediğimiz ama ciğerlerimizi
doldurduğumuz hava dünyaya aittir
Yüzümüzü okşayan rüzgar da dünyamızın
bir parçasıdır.

24 sayfa
“SIKLAMEN”
“KORUYALIM YOK OLMASINLAR”



25.sayfa
Biliyor musun dünya; bizim kocaman evimizdir aslında?
Ama aynı zamanda dünya bizim kocaman ailemizdir.

Dünya;
Bir çocuğu; insanlık ,
Diğer çocuğu bitkiler ,
Başka bir çocuğu hayvanlar
olan büyük ve genç bir annedir.

26. sayfa
“MERSİN”
“KORUYALIM, YOK OLMASINLAR”


27. sayfa
Dünya evimizdir;
Çünkü insanlar, bitkiler ve hayvanlar
olarak sadece toprakta ve su da yaşarız.
Doğal yaşam alanlarımız yani meskenlerimiz
dağlardır, ormanlardır.
Okyanuslardır, denizlerdir, kumsallardır.
Bozkırlardır, ovalardır, yaylalardır,
otlaklardır ve makilerdir.
Göllerdir, ırmaklardır, derelerdir,
çağlayanlar ve sazlıklardır.

28.sayfa
“Bu sayfayı sen doldur “
“KORUYALIM, YOK OLMASINLAR”

29.sayfa
Dünya ailemizdir;
Çünkü evimiz olan toprak da
su da orman ve deniz de canlıdır.
Bu nedenle ormanlar, denizler bozkırlar,
sazlıklar da insanların, hayvanların
ve bitkilerin kardeşleri ve ailesi olurlar.
Dünya büyük annemizse,
toprak, deniz,göl, orman ve bozkır da
biz ağaçların, insanların, kurdun kuşun,
böceğin, balığın annesidir.
Dünyamız ve dünyamızın üzerinde yer alan
tüm canlılardan kocaman bir aile oluştururuz.


30.sayfa
“UZUN BACAK”
“KORUYALIM YOK OLMASINLAR”


31.sayfa
İnsanlar ateşi bulsalar, şehirlerde ve
özel yapılı evlerde yaşasalar, bugün
her işlerini bilgisayarlarla yapsalar bile
bu büyük ailemizin öz kardeşleridir.
İnsanlar; hayvanlar ve bitkiler gibi
toprak anne, hava, su ve güneş
anneleri olmadan yaşayamazlar.



32. sayfa
“KARA AKBABA”
“KORUYALIM YOK OLMASINLAR”

33.sayfa
Dünya adlı bu güzel evimiz şenliklidir,
çünkü;
Gökyüzünde özgürce süzülen kuşların
kanat sesleri ve cıvıltıları,
sabahları ibiklerini sallayarak
gururla dolaşan horozların uzun uzun ötüşleri,
kedilerin miyavlaması, köpeklerin havlaması,
Geniş çayırlarda annelerinin peşinden koşan
kuzuların ,oğlakların melemesi, güzel bakışlı
ineklerin “Möööö” diye bağırması,
tavukların gıdaklaması, paytak paytak
yürüyen kazların telaşlı “Gak”,
“Gak” sesleri, göllerde süzülen yeşil başlı
ördeklerin “Vak”, “Vak”ları, Filozof hindilerin “glu”, “glu”” sesleri, eşeklerin anırması,
bir rüzgar gibi özgürce koşan, atların kişneyişi hayatlarımıza neşe katar.
Ruhumuzun her yanı tatlı melodilerle dolar

Ağaç hışırtısı, yağmur tıpırtısı, rüzgar uğultusu,
kıvrıla kıvrıla akan dereciklerin
neşeli şırıltısı dünyamızın doğal şarkılarıdır.

İnsan kardeşlerimiz şarkı söylemeyi bu kardeşlerinden öğrendiler. Çalgılarını
bu seslerden esinlenerek yaptılar.


34. sayfa
“COMPERİA COMPERİANA”
(Bir çeşit orkide)
“KORUYALIM, YOK OLMASINLAR”



35.sayfa
Bu büyük ve güzel ailemiz çok zengindir,
çünkü;
Bin bir renkli kelebekler, yumuşacık
kuyruklu sincaplar, havuç kemiren
tavşanlar, evlerini sırtında
taşıyan kaplumbağalar, dereleri
“vırak”, “vırak” diye şenlendiren pörtlek
gözlü kurbağalar, toprağı
havalandırarak daha yararlı hale
getiren solucanlar, gezindiği bahçelerde
ardından parlak izler bırakan salyangozlar,
yampiri yampiri yürüyen yengeçler,
kıvrak kertenkeleler, peynirci fareler,
bal yapan arılar, çalışkan karıncalar, gün
boyu şarkı söyleyen ağustos böcekleri,
motif motif ağ ören örümcekler,
benekli uğur böcekleri dünyamızı geliştirirler.
Yaşantımıza hareket ve muziplik getirirler


36. sayfa
”SÜNGER”
“KORUYALIM YOK OLMASINLAR”


37.sayfa
Büyük ailemiz
Barış habercisi güvercinler, minik serçeler,
parlayan her nesneyi mücevher sanıp kaçırmaya
kalkan saf saksağanlar, uzun bacaklı leylekler, yalıçapkınları, güzel ötüşlü keklikler, billur sesli bülbüller, yükseklerde uçup yükseklerde yuva yapan kartallar, şahinler, doğanlar, akıllı kargalar, kuyrukları renk renk tablolar halinde açılan tavus kuşları, flamingolar, kırlangıçlar, turnalar, kızkuşları, arıkuşları, pelikanlar, kumrular sayesinde
cıvıl cıvıldır.
Mutludur.
Coşkuludur.


38. sayfa
“YEŞİL ARIKUŞU”
“KORUYALIM, YOK OLMASINLAR”

39.sayfa
Dünyamız bir okuldur, çünkü
Ürkek ceylanlar, dal boynuzlu geyikler, karacalar, hörgüçlü develer, kurnaz tilkiler, cesur leoparlar, zehrinden ilaç yapılan yılanlar, ormanların kralı olan aslanlar, kurtlar, kış uykusuna yatan ayılar, uzun boyunlu zürafalar, dev gibi bedenleri, uzun hortumlarıyla filler, çizgili pijamalarıyla dolaşan zebralar, tüküren lamalar, uçamayan ama çok hızlı koşan devekuşları, yavrusunu karnındaki cebinde taşıyan kangurular, maymunlar insan kardeşlerimiz için değerli öğretmenlerdir.
İnsan kardeşlerimiz kendilerini tanımak ve gelişmek için vahşi yaşamdan çok şey öğrenirler.
Hayal güçlerini onlarla geliştirirler. Masallarını, efsanelerini onlardan esinlenerek söylerler, yazarlar.
Bütün canlılar birbirimizden çok şey öğreniriz.
Bu nedenle birbirimizi dinleriz.


40.sayfa
“YUNUS”
“KORUYALIM, YOK OLMASINLAR”


41.sayfa
Güzel ve temiz sularımızda;
oynak hamsiler, dost yunuslar, kıvrak foklar, gururlu orkinoslar, köpek balıkları, sekiz on kollu ahtapotlar, en ufak tehlikede çevreye mürekkep yayıp kendini görünmez yapan mürekkep balıkları, içlerine kaçan kum tanelerini zamanla değerli incilere çeviren büyücü istiridyeler, midyeler, deniz yıldızları, denizatları, deniz kestaneleri, smokinli penguenler, balinalar, timsahlar, hipopotamlar beslenir ve yaşarlar.
Yaşadıkları suların ve denizlerin canlılığını sağlarlar.
Sulak alanların temiz kalmasını sağlarlar.
Dünyaya sessizliğin sesini duyururlar.



42.sayfa
“KELAYNAK”
“KORUYALIM, YOK OLMASINLAR”


43.sayfa
Topraklarımız;
Kütür kütür elma, sulu sulu armut, zerdali kayısı,
ekşi erik, malta eriği diye de bildiğimiz yenidünya, kulaklara küpe yapılan kiraz, vişne, yumuşacık incir, yarma şeftali, iri sarı ayva, lezzetli taneleriyle nar, ahlat, portakal, limon, greyfurt, yelpaze şeklindeki muz, geniş dut ağaçları, mis kokulu ıhlamur ağaçları
ile bereketlenir.
Dünyamız,
Bodur fındık, ulu kestane, yeşil ceviz, orta boy badem, küçük fıstık, sakız, saçaklı iğde bereketli ve uzun ömürlü zeytin ağacı ile bolluk içindedir
Aynalı kavak, salkım söğüt, ulu çınar, akasya, meşe, iğne yapraklı ve kışın yapraklarını dökmeyen çam, servi, gürgen, kadim defne, ihtişamlı at kestanesi ağaçları sayesinde yeşillenir ve taze soluk alır.
Dirlik ve güven içinde yaşamamızı sağlarlar


44.sayfa
“ÇÖL KERTENKELESİ”
( Anadolu masalları ve efsanelerindeki ejder)
“KORUYALIM, YOK OLMASINLAR”



45.sayfa
Bütün ailemiz
Kırmızı güller, karanfiller, baharın müjdecisi papatyalar, nergisler, hanımeliler, mor salkımlı leylaklar, yedi verenler, çiğdemler, yaseminler, hüsnüyusuflar, Nisan ayında kendi ağacını boydan boya sarıya boyayan mimozalar, orkideler, Mustafa Kemal’in çok sevdiği kasım patları, dağları yeşerten kekikler, ağlayan laleler, ebegümeçleri, yemlikler, ısırganlar, dört yapraklısı uğur sayılan yoncalar,
dere kenarındaki yarpuzlar, reyhanların
kokuları ve görüntüleriyle ferahlarız.
Kalplerimiz sevinçle coşar.
Yeryüzü ışıldar.
Gökkuşağı gibi parlarız hepimiz.

46.sayfa
“MERCAN”
“KORUYALIM YOK OLMASINLAR”



47.sayfa
Mutlu, kardeşçe ve barış içinde yaşamak için dünyamıza sahip çıkmalıyız.
Havamızın, toprağımızın, sularımızın temizliğini korumalıyız.
Koylarımızın sazlıklarımızın, sulak alanlarımızın, bozkırlarımızın değerini bilmeliyiz.
İnsan yavruları olarak
Kuş yuvalarını bozmamalıyız.
Denize, toprağa, dereye; meyve kabuğu ve çekirdeğinden başka hiçbir çöp bırakmamalıyız.
Sokağa çöp atmamalıyız.
Pilleri çöpe atmayıp ayrı bir merkeze bırakmalıyız.
Kır çiçeklerini kökünden yolmamalıyız.
Bakmayacaksak evcil hayvan almamalıyız.
Ozon tabakasına zarar verecek maddeler kullanmamalıyız.
Yeniden kullanılabilen paket kağıtlarını almalıyız.
Bitki ve hayvan kardeşlerimizi tanımaya çalışmalıyız.
Dinazorlar gibi bizi bırakıp gitmelerine izin vermemeliyiz.


48.sayfa
KARDELEN
“KORUYALIM YOK OLMASINLAR”

49.sayfa
Sevgili Ayşe,
Sevgili kızımız,
Bizi hem kendine hem nenene kavuşturdun.
Sana çok teşekkür ederiz.
Dönüş yolculuğunun iyi geçmesini dileriz.
Tüm köylerdeki tüm şehirler ve kasabalardaki tüm çocukları seviyoruz.
Onlar da anne ve babaları gibi bizim kardeşlerimiz ve çocuklarımızdır.
Onları sevdiğimizi söyle onlara.

50. sayfa
ŞAH KARTAL
“KORUYALIM YOK OLMASINLAR”


51.sayfa
Çınar nenelerinin hepsini ayrı ayrı öptüğümü söyle .
Bilge Kargayla Nazlı kaplumbağanın da selam ve sevgilerini ilet.
Bizi unutmasınlar.

Not; Çınar Ağacı, karga ve kaplumbağa en uzun yaşayan canlılardandır. Karga,kaplumbağa ve çınar uzun yaşayan canlılardır.


Not:
Bu metin 7-12 yaş grubu çocuklara, tüm çocukların engin ruhları tarafından bilinen ama sosyalleşme sırasında tamamen yabancılaştıkları doğayı, biyolojik çeşitliliği hatırlatmak ve aralarında yeniden doğal bir ilişki kurulması amacıyla hazırlanmıştır.

Güven Tunç


ÖNEMLİ NOT- izinsiz kullanmayınız

24 Ocak 2010 Pazar

DOĞA İÇİN ÇAL

Sevgili Çocuklar
Doksan bir tane sanatçı abla ve ağabeyiniz doğanın korunması için bu çalışmayı gerçekleştirmiş.
Hem Anadolu'nun büyük ozanlarından Aşık Veysel Şatıroğlu'nu anmışlar
Hem Hayatı, Dünyayı, Doğayı korumak için bu güzel, barışcıl ve sanatsal çalışmayı yapmışlar.
Hepsine teşekkürler...



Doga icin Cal 2 / Uzun ince bir yoldayim - official video from Doga icin cal on Vimeo.



Ne müthiş olmuş değil mi

http://www.agaclar.net'e ve Fırat Çavaş'a bu videoyu yayımlama izni verdiği için çok teşekkür ederiz.

Sevgili çocuklar,
http://agaclar.net adlı site; doğayı koruma konusunda bilgi sahibi olmamız için hazırlanmış.
Sanki ağaçlar hakkında kocaman bir ansiklopedi.
Hepsinin boy boy çeşit çeşit fotoğrafı var.
Bu ağaç fotoğraflarını bizim gibi insanlar çekmiş.
Sokaklarındaki, bahçelerindeki, köylerindeki, kırlarındaki ağaçların fotoğrafını göndermişler. Kocaman bir fotoğraf albümü olmuş.
Sizler de bu siteye ağaç fotoğrafları çekip gönderebilirsiniz.
Doğa ile ilgili yazılarınızı, resimlerinizi, şarkılarımızı, şiirlerinizi de gönderebilirsiniz.
Sizler için de ayrıca bir bölüm var.
Bu bölümden çok heyecan duyacağınız sayfaları buraya aldım.
http://www.agaclar.net/?id=cocuk-boyama
http://www.agaclar.net/?id=cocuk-yapboz
http://www.agaclar.net/?id=cocuk-dene-ogren
Ülkemizdeki ve Dünyadaki anıt ağaçları da çok güzel tanıtmışlar.
Bu sitede doğayı sevenler ve çocuklar için, dünyamızı koruyabilmek için çok bilgi var.
Hadi çocuklar bu siteye çok fotoğraf, çok şiir, çok resim yollayalım
Fırat Abi belki bundan sonraki "DOĞA İÇİN ÇAL " projesini çocuklarla yapar?
Belki

21 Ocak 2010 Perşembe

SÜPER BULUŞCU ÇOCUKLAR




Güldünya'nın öğretmeni, bir gün sınıfta bir Kızılderili Şef'in mektubunu okudu.

Mektup tam 1854 yılında kaleme alınmıştı.

Ve Amerika Birleşik Devletleri Başkanına yazılmıştı.

Mektubu yazan da ”Duwarmish” Kızılderililerin Reisi Seattle idi.


Güldünya bu mektubu çok sevdi.

Bir çiçeğin açarken, taç yapraklarının çıkardığı sesi merak etti. Bir kelebeğin kanatlarının sesini, kurbağaların şarkısını, yağmurla yıkanmış rüzgarın kokusunu çok merak etti.


Kızılderililerin şehirleri nasıldı ki, tüm bunlar duyulabiliyor ve görülebiliyordu?


Güldünya, yaşadığı büyük kentte de yazları, nenesine gittiği küçük şehirde de böyle şeyleri asla göremiyordu.


Gürültü, egzoz dumanı, kömür karası vardı şehirlerde.


Sokaklar, parklar, kırlık alanlar, kaldırım kenarları, hatta market önleri bile; metal , cam ve kartondan olan içecek kutuları, pet şişeler, şişe kapakları ile doluydu.

Sigara paketleri, kuruyemiş paketleri, cips paketleri dağılmış duruyordu her yerde.

Biskuvi ve gofret paketleri, ciklet paketleri, plastik bardaklar, plastik tabaklar, plastik kaşık ve çatallar, dondurma kutuları, dondurma çubukları, sigara izmaritleri ve bol bol naylon poşet doluydu her yer.

Her yer, uğruna kaç tane ağacın kesildiği kağıtlarla doluydu.


Okulların önü bile bazen çok çok kirli oluyordu.


Güldünya her gece yatağında, Seattle'ın mektubunda öğrendiği bir dünyada yaşamayı hayal ediyordu.

Kuş seslerini, göllerin aynasındaki dünyayı, sabah buğusunu herşeyi herşeyi istiyordu.

Acaba hem sineması olan hem de ağaçları olan bir mahalle olamaz mıydı?

Hem bilgisayarı olan hem gölleri olan şehirler olamaz mıydı?

Hem oyuncak mağazaları, giyim mağazaları hem de derelerin neşeli şarkıları duyulan yerler kurulamaz mıydı?

Bu hayali mutlaka mahalleden arkadaşı olan Alican ile paylaşması lazımdı. Belki onun öğretmeni de Seattle'nın mektubu onlara okumuştu.


Güldünya Alican'ı bulup anlattı.

Alican da çok heyecanlandı.

Ve iki çocuk olarak kendi şehirlerini temiz tutmayla başlamayı düşündüler.

Çöple ilgilenmeyi istediler.

Güldünya'nın öğretmeni bu fikri çok beğendi.

Onlara rehberlik etti.


Diğer çocuklar gibi eldiven, çöp poşeti ve maske alarak çevre temizliği yapabilirlerdi. İstemediler.

Çevreyi kirletmemek çok önemliydi.

Ama daha önemlisi, çöp çıkarmamak gerekliydi.


Çocuklar olarak; atmadan bir kez düşünmek ve düşündürmek istediler.

Bir malzemeyi çöpe atmadan bir kaç kez kullanmaya geri dönüşüm, geri kazanım deniyor.

Alican'la Güldünya da geri kazanım çalışması yapmak ve yaptırmak istediler.


Bu atıktan bir oyuncak yapabilir miyim?

Bu atıktan annemin işine yarayacak bir cihaz yapabilir miyim?

Bu atıktan arkadaşlarımın kullanabileceği bir nesne yapabilir miyim?

Bu atıktan insanların işine yarayacak bir eşya yapabilir miyim?



Alican eski kutulardan bir kuş evi yaptı ve bekçisinden izin alarak mahalledeki parktaki bir ağaca astı.

Eğer siz de bir evsel atıktan bir buluş yaparsanız bize ister anlatın ister fotoğrafını yollayın

Güldünya ve Alican o yazıyı o fotoğrafı sizin adınızla buraya ekleyecekler.


ÇOCUKLAR BU GÜZEL SİTEYİ BİLİYOR MUSUNUZ
http://www.agaclar.net/?id=cocuk
http://vimeo.com/dogaicincal

http://www.hakuka.org/cocuk-haklarinin-cocukcasi/

MAHKEME KARARLARINDAN BİR ÖRNEK