Teryzeciğim, amcacığım; bizim belediye başkanımız olur musunuz?
Bizim başkanımız olsanız, güzel ve güvenlikli bir şehir oluştursanız.
Ben okuluma giderken, "Ohh" diye bağırsam.
Annemle, caddede yürürken, "Bizim kentimizde her yer, ne kadar güzel" diye mırıldansam.
Dedemle parka gittiğimizde, " Çok mutluyum" diye kıkırdasam.
Nenemle, parkın yanındaki alanda spor yaparken,
"Keşke dünyadaki tüm çocuklar da gelip burada yaşayabilseler" diye dilekte bulunsam.
Ablamla mahallemizdeki kitaplıktan kitap alıp dönerken, barış şarkıları söylesem.Annemle babam işten gelince, birlikte şehir merkezindeki konsere giderken "Yaşasın, yaşasın, yaşasın" diye coşsam.
Hep güvenlikte olsam.
Herkes, ama herkes güvenlikte olsa.
Bir yer; herkes güvende yaşarsa şehir olur değil mi?
Şehirde yaşayanların en temel hakkıdır güvenlik.
Bir yer; çocukların, arkadaşlarının, annelerinin, babalarının, öğretmenlerinin, dedelerinin, nenelerinin, komşularının, kardeşlerinin, çomarın, mırnavın, cikcikin yuvası olursa, şehir olur.
Siz başkanımız olsanız; her yer, herkes için güvenli olsa.
Siz, herkesin başkanı olsanız.
Herkes sizi tanımasa bile, siz herkesi tanısanız. Sorunlarıyla ilgilenseniz.
Soluduğumuz havayı,
içtiğimiz suyu,
toprağımızı,
çevremizi,
parklarımızı,
sokaklarımızı temiz tutsanız.
Trafiği insanlara göre düzenleseniz.
Karşıdan karşıya korkmadan ve koşmadan geçebilsem.
Üst geçitlere tırmanmak zorunda kalmasam.
Alt geçitlere inmek zorunda kalmasam.
Bunların benim hakkım olduğunu bilseniz.
Arabalar kaldırımlara park etmese.
Yürüme yollarımız engellenmese.
Biz çocuklar okuduklarımızdan çok gördüklerimizden, yaşadıklarımızdan etkileniriz. Tarihi binaları kullanarak tarihi öğrensek. Müzeleri gezsek ama tarihi binaları; tiyatro, sinema, kitaplık, hastane, gar olarak kullanarak ve saygı duyarak öğrensek.
Herkes tiyatro izleyebilse, tiyatroda oynayabilse. Herkes sergi izleyebilse, resim, heykel yapabilse. Herkes okuyabilse, yazabilse. Herkes bir işle uğraşabilse.
Annelerin, komşu teyzelerin, nenelerin evde ürettikleri örgüler, danteller için fuarlar, festivaller düzenlense. İşlerini geliştirmeleri için desteklense. İşleri büyüse. Bizlere hizmet vermek için siyasetle uğraşmaları engellenmese, desteklense. Mutlu olsalar. Şehrimizi de dünyayı da çiçek gibi yapsalar.
Görme, işitme, yürüme, düşünme engeli olan çocuklar için eğitim, dans, müzik, diğer sanat dallarıyla ilgili çalışmalar yapılsa. Yeteneklerini kullanarak para kazanmaları sağlansa. Sanattaki , bilimdeki başarılarıyla gururlanılsa.
Şehir merkezlerindeki meydanlar; hakkımız olduğu gibi; çocukların oynaması, yaşlıların dinlenmesi, gençlerin eğlenmesi, kadınların gezmesi için kullanılsa. Meydanlar, sanatsal heykellerle, palyaço gösterileriyle, sergi, sinema ve tiyatro salonlarıyla zenginleştirilse.
Her çocuğun annesiyle babasına gelir sağlayacak işler oluşturulsa.
Şehrin her tarafına, parklara, refüjlere, uygun kaldırımlara, koruluklara bizim de sulayarak, çapalayarak bakabileceğimiz meyve ağaçları dikilse.
Ama meyveleri sadece çocuklar yese.
Şaka yaptım. Meyveleri herkesin olsun.
Sonra bu ağaçlara kuş barınakları yapsak.
Teyze, amca bizim belediye başkanımız olsanız.
Vermek zorunda olduğunuz hizmetlere "yardım" demeseniz.
Bunların zaten bizim hakkımız olduğunu bilseniz.
Kentli haklarını, yaya haklarını, insan haklarını bilseniz.
Birlikte güzel bir hayat oluştursak.
Yazıyı izinsiz kullanmayınız
Not: 1; Bu yazı; Kentli Hakları ile Yaya Hakları metinlerinin maddelerinden oluştu
Not: 2: Fotoğraflarını kullandığım; Metin Yurdanur'un Ankara, Yüksel caddesi'nde yer alan "İnsan Hakları Heykeli" adını verdiği çok güzel bir eseridir.
http://www.hakuka.org/kentli-haklarinin-cocukcasi/
http://www.hakuka.org/yaya-haklarinin-cocukcasi/
Bizim başkanımız olsanız, güzel ve güvenlikli bir şehir oluştursanız.
Ben okuluma giderken, "Ohh" diye bağırsam.
Annemle, caddede yürürken, "Bizim kentimizde her yer, ne kadar güzel" diye mırıldansam.
Dedemle parka gittiğimizde, " Çok mutluyum" diye kıkırdasam.
Nenemle, parkın yanındaki alanda spor yaparken,
"Keşke dünyadaki tüm çocuklar da gelip burada yaşayabilseler" diye dilekte bulunsam.
Ablamla mahallemizdeki kitaplıktan kitap alıp dönerken, barış şarkıları söylesem.Annemle babam işten gelince, birlikte şehir merkezindeki konsere giderken "Yaşasın, yaşasın, yaşasın" diye coşsam.
Hep güvenlikte olsam.
Herkes, ama herkes güvenlikte olsa.
Bir yer; herkes güvende yaşarsa şehir olur değil mi?
Şehirde yaşayanların en temel hakkıdır güvenlik.
Bir yer; çocukların, arkadaşlarının, annelerinin, babalarının, öğretmenlerinin, dedelerinin, nenelerinin, komşularının, kardeşlerinin, çomarın, mırnavın, cikcikin yuvası olursa, şehir olur.
Siz başkanımız olsanız; her yer, herkes için güvenli olsa.
Siz, herkesin başkanı olsanız.
Herkes sizi tanımasa bile, siz herkesi tanısanız. Sorunlarıyla ilgilenseniz.
Soluduğumuz havayı,
içtiğimiz suyu,
toprağımızı,
çevremizi,
parklarımızı,
sokaklarımızı temiz tutsanız.
Trafiği insanlara göre düzenleseniz.
Karşıdan karşıya korkmadan ve koşmadan geçebilsem.
Üst geçitlere tırmanmak zorunda kalmasam.
Alt geçitlere inmek zorunda kalmasam.
Bunların benim hakkım olduğunu bilseniz.
Arabalar kaldırımlara park etmese.
Yürüme yollarımız engellenmese.
Biz çocuklar okuduklarımızdan çok gördüklerimizden, yaşadıklarımızdan etkileniriz. Tarihi binaları kullanarak tarihi öğrensek. Müzeleri gezsek ama tarihi binaları; tiyatro, sinema, kitaplık, hastane, gar olarak kullanarak ve saygı duyarak öğrensek.
Herkes tiyatro izleyebilse, tiyatroda oynayabilse. Herkes sergi izleyebilse, resim, heykel yapabilse. Herkes okuyabilse, yazabilse. Herkes bir işle uğraşabilse.
Annelerin, komşu teyzelerin, nenelerin evde ürettikleri örgüler, danteller için fuarlar, festivaller düzenlense. İşlerini geliştirmeleri için desteklense. İşleri büyüse. Bizlere hizmet vermek için siyasetle uğraşmaları engellenmese, desteklense. Mutlu olsalar. Şehrimizi de dünyayı da çiçek gibi yapsalar.
Görme, işitme, yürüme, düşünme engeli olan çocuklar için eğitim, dans, müzik, diğer sanat dallarıyla ilgili çalışmalar yapılsa. Yeteneklerini kullanarak para kazanmaları sağlansa. Sanattaki , bilimdeki başarılarıyla gururlanılsa.
Şehir merkezlerindeki meydanlar; hakkımız olduğu gibi; çocukların oynaması, yaşlıların dinlenmesi, gençlerin eğlenmesi, kadınların gezmesi için kullanılsa. Meydanlar, sanatsal heykellerle, palyaço gösterileriyle, sergi, sinema ve tiyatro salonlarıyla zenginleştirilse.
Her çocuğun annesiyle babasına gelir sağlayacak işler oluşturulsa.
Şehrin her tarafına, parklara, refüjlere, uygun kaldırımlara, koruluklara bizim de sulayarak, çapalayarak bakabileceğimiz meyve ağaçları dikilse.
Ama meyveleri sadece çocuklar yese.
Şaka yaptım. Meyveleri herkesin olsun.
Sonra bu ağaçlara kuş barınakları yapsak.
Teyze, amca bizim belediye başkanımız olsanız.
Vermek zorunda olduğunuz hizmetlere "yardım" demeseniz.
Bunların zaten bizim hakkımız olduğunu bilseniz.
Kentli haklarını, yaya haklarını, insan haklarını bilseniz.
Birlikte güzel bir hayat oluştursak.
Yazıyı izinsiz kullanmayınız
Not: 1; Bu yazı; Kentli Hakları ile Yaya Hakları metinlerinin maddelerinden oluştu
Not: 2: Fotoğraflarını kullandığım; Metin Yurdanur'un Ankara, Yüksel caddesi'nde yer alan "İnsan Hakları Heykeli" adını verdiği çok güzel bir eseridir.
http://www.hakuka.org/kentli-haklarinin-cocukcasi/
http://www.hakuka.org/yaya-haklarinin-cocukcasi/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder